Hangisi daha öğreticidir bilmiyorum. Ama takım benden ne bekliyor, biliyorum. Bu anın hayalini de defalarca kurdum. Defalarca, kimi zaman başardım, kim zamansa… Hayalimde, rüyamda, gerçek hayatta oynadığım maçlarda, son iki saniyede top bana geldiğinde başımı nasıl hızla kaldırıp potaya baktığımı, potanın gerçekte olduğundan nasıl da çok daha uzak göründüğünü ama yine de dizlerimin üzerinde yaylanarak yükseldiğimi ve topu sağ el bileğimin öne doğru kıvrılışıyla potaya nasıl gönderdiğimi, topun ağır çekimle havada süzülerek nasıl bir kavis çizdiğini ve topun nasıl da doğrudan fileyle buluştuğunu defalarca yaşadım. Hemen ardından tribünden yükselen gürültüyü ve takım arkadaşlarımın yüzlerine yansıyan hırsın tatminiyle bana doğru nasıl koştuklarını çok iyi biliyorum. O coşku! Peki bu son saniye üçlüğünü kaçırmanın, takımın yenilmesine neden olmuşsun duygusunun ağırlığının, kazanmamayı kabul edebilmenin beni nasıl olgunlaştırabileceğini de biliyor muyum? Hangisi daha öğretici ya da önemli? Hangisinin daha öğretici ya da önemli olduğunu hiç ama hiç önemsemiyorum, inan! Ben o hazzı istiyorum!