Karl Jaspers ve Martin Heidegger arasındaki ilişki felsefe tarihinde çok önemli bir yer tutar. 1936 ile 1949 yılları arasında kesintiye uğramasına rağmen, iki büyük filozof 1920 – 1963 arasında yoğun bir şekilde mektuplaştılar. Alman varoluş felsefesinin iki çok önemli ismi olan Heidegger ve Jaspers, felsefi olarak birbirlerinden oldukça farklı olduklarını iddia etseler de varoluş felsefesi dendiğinde çok dikkatli olmayan felsefe okurları tarafından sıklıkla karıştırılırlar. Ama onların ilişkisini ilginç ve bir o kadar da gerilimli kılan çok başka bir şeydir.

Her ikisinin de felsefelerini inşa etmek için yoğun bir çalışma içinde oldukları dönem Almanya’da nasyonal sosyalizmin yükselişe geçtiği 1933 sonrasıdır. 1933 yılında Adolf Hitler’in başında olduğu Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi’nin iktidara gelmesiyle, herkes gibi Heidegger’in de Jaspers’ın da hayatlarında çok ciddi değişiklikler oldu. Heidegger Freiburg’da Husserl’den devraldığı felsefe kürsüsünde derslerini verirken Freiburg Üniversitesi Rektörlüğü’ne seçildi ve aynı zamanda partiye de üye oldu. 1945 yılına kadar da üyelik aidatlarını düzenli ödeyerek üyeliğini devam ettirdi. Jaspers ise Yahudi bir kadınla evli olduğu için kısa bir süre içinde hem ders verme ve yayın yapma hakkından mahrum edildi, hem de toplama kampına gönderilme tehdidi altında yaşamak zorunda kaldı yıllarca. Son yıllarında parasızlık nedeniyle de büyük sıkıntılar çektiler eşiyle birlikte. Karısının boşanma tekliflerini hiç düşünmeden geri çeviren Jaspers SS subaylarının ani baskınına karşı her ikisinin de ölmelerini garanti edecek miktarda ilâcı hep elinin altında muhafaza etti. Neyse ki böyle bir şeye gerek kalmadı.

Heidegger rektör seçildikten sonra Jaspers’la hiçbir şekilde ilişkiye geçmedi, ona mektup yazmadı, onun yazdığı mektuba da yanıt vermedi. Ama yazdıkları bütün eserleri birbirlerine herhangi bir ithaf yazmadan da olsa yollamaya devam ettiler.

Aralarındaki mektuplaşmanın ilkini aşağıda sizinle paylaşıyorum. Çok sıradan bir içeriği olan bu mektup iki büyük insanın arasında kurulan ilk yazılı diyalog olması açısından değer taşıyor. Zaman buldukça aynı metnin altına bir mektup daha ekleyerek devam edeceğim.

 

 

 

  1. Martin Heidegger’den Karl Jaspers’a

 

Çok değerli Profesör Bey!

 

Ancak şimdi, usandırıcı Spengler konferanslarımı arkamda bıraktıktan sonra, yazmaya sıra geldi. Hızlı trenle gitmek istemediğim ve aksi takdirde geceyarısı saat 01.00’de eve dönmüş olacağım için, o sabah çok erken yola çıkmak zorunda kaldım. Geri dönerken zaman bulabilirsem size haber vereceğim. Sizde geçirdiğim akşam beni çok mutlu etti ve her şeyden önce, aynı temel durumlardan ötürü felsefenin yeniden canlandırılması için çalıştığımız ‘duygusunu’ yaşadım. Göttingen’deki konuşmam için bana daha geniş yer verilme olasılığı olduğu için, daha detaylı bir konferans hazırlamayı düşünüyorum.

Size ve eşinize içten misafirperverliğiniz için teşekkür ederim

Ve sizi ve eşinizi selamlarım.

Sizin çok sadık

Martin Heidegger’iniz.

 

Wiesbaden, 21. Nisan 1920,

Kaiser Friedrich-Ring54.

 

Alper Hasanoğlu