Patolojik Aşk Hikayeleri – 2

Ingeborg Bachman ve Paul Celan  “Kimim ben senin için, kimim bunca yıldan sonra?” diye sorar 20. yüzyılın en büyük romanlarından biri olan Malina’nın yazarı Ingeborg Bachmann hiç gönderilmemiş veda mektubunda Paul Celan’a. Mektuplaşmaları 1948’den 1967’ye kadar aralıklarla ama çok yoğun sürer. Bu kısacık birliktelik, bitmeyen bir aşka dönüşmesinin ardından, Sen Nehri’nin karanlık sularında ve Roma’da [...]

Yazan |2018-11-16T11:35:14+00:0016 Kasım 2018|Uncategorized|

Patolojik Bir Aşk Hikayesi – 1

Lou Andreas-Salomé ve Rainer Maria Rilke „Dünyayı senin içinden görmek istiyorum; çünkü böylece dünyayı değil, daima ve yalnız seni görebilirim, seni, seni.“ Münih 20. yüzyılın başında sanatçı, müzisyen, şair ve filozofların biraraya gelip tartıştıkları, dost oldukları, kavga edip ayrıldıkları önemli bir merkezdi. 1897 yılının Nisan‘ında bu parlak şehirde 21 yaşında genç bir şairle 36 yaşında [...]

Yazan |2018-11-15T18:58:23+00:0015 Kasım 2018|Uncategorized|

Kurtarılmış bölge

Psikiyatriye ilgim 16 yaşında Freud, Frankl, Adler, Reich ve Jung okumalarımla başladı. 16 dediğime göre yıl 1983 filan olsa gerek. O zamanlar Payel Yayınevi Freud’un, Reich’ın eserlerinin çevirilerini yayınlardı. Maalesef öztürkçe furyası abartılı bir haldeydi. Maalesef diyorum, çünkü Bertan Onaran’ın Wilhelm Reich’ı, Şemsa Yeğin’in Sigmund Freud’u çevirirken kullandıkları kelimeler akla zarardı. Hangi kelimeyi hangi kavram [...]

Yazan |2018-11-15T12:57:34+00:0015 Kasım 2018|Felsefe, Psikoloji|

Aşk eski yaraları iyileştirir mi?

Aşk ilişkisi bir insanın yaşayabileceği en yoğun, en önemli ilişki biçimidir. Diğer insanlarla olan ilişkilerimizde boş zamanımızı geçirebilir, onlarla çalışabilir ya da onlardan bir şeyler öğrenebiliriz ama kişisel olarak gelişebileceğimiz, olgunlaşabileceğimiz yegane ilişki en özel ve en mahrem olan aşk ilişkimizdir. Kulağa çok romantik gelmese de, aşk ilişkilerimizde sevgili seçimimiz kişisel gelişimimiz ve olgunlaşmamıza katkıda [...]

Yazan |2018-11-14T11:59:48+00:0014 Kasım 2018|Uncategorized|

Pişmanlık…

40 yaşında, boşanmış, erkek… Üç yıl olmuş boşanalı. Yedi yıllık bir evlilikten sonra. Boşanmasının nedeni başka bir kadın değil. Ne o karısını aldattı ne de karısı onu. En azından onun bildiği kadarıyla. Anne babası hayatta. Annesi lise mezunu ve ev kadını, hiç çalışmadı. Babası mühendis, 35 yıl aynı inşaat şirketinde çalıştıktan sonra emekli oldu. Şimdi [...]

Yazan |2018-11-13T22:18:33+00:0013 Kasım 2018|Psikoloji|

Beyin…

Beynin nasıl oluştuğunu, özelleştiğini anlamaya çalıştığımızda bir yumurta - tavuk hikayesiyle karşılaşıyoruz. Konuşabilme ve ellerimizi bu kadar spesifik kullanabilme gibi binlerce yıllık bir geçmişimiz olduğu için mi beynimiz bu kadar yüksek bir organizasyona sahip, yoksa bu becerilerin tamamı zaten böyle bir beyne sahip olmamızın bir sonucu mu? Beynin yapıp ettiklerimiz aracılığıyla değiştiğini biliyoruz. Bir konser [...]

Yazan |2018-11-13T21:56:32+00:0013 Kasım 2018|Psikoloji|

Normalin psikiyatriyle savaşı…

İsviçre’de psikiyatr olarak çalışmaya başladığım 90’lı yılların sonlarında göçmenlere en fazla konulan tanılardan biri uyum bozukluğuydu. ‘Uyum bozukluğuna bağlı uzamış depresif episod’ tam adıyla. Bu tanı aynı zamanda, bu kişilerin çalışamayacakları ve bundan dolayı malulen emekli olabilecekleri anlamına geliyordu. Normal değillerdi yani. Ama uyum bozukluğu olarak adlandırılan tanı aslında bir hastalık mı? Artık normal olmama [...]

Yazan |2018-11-13T21:42:51+00:0013 Kasım 2018|Felsefe, Psikoloji|

Hayatın mağara alegorisi…

Özgür ve lüks bir hayatımız var artık. Öneminin farkında değiliz ama öyle. Örneğin sabah duş almak istediğimizde su sıcak akıyor. Kime ulaşmak istesek bir telefon mesafesinde. İstediğimiz müziği Spotify’dan bedava dinleyebiliyoruz. Netflix’te keyfimize göre dizi bulabiliyoruz. Şiir okuyabiliriz. İlhan Berk mi, yoksa Salah Birsel mi olacağına biz karar verebiliriz. Bir kitapçıya gider ve Azra Erhart’ın [...]

Yazan |2018-11-13T13:02:24+00:0013 Kasım 2018|Felsefe, Psikoloji|

Normalin sınırları…

Normal olan ruhsal olarak sağlıklı mıdır? Soruyu başka türlü de sorabiliriz gerçi. Ruhsal olarak sağlıklı olan her zaman normal midir? Yazar, gazeteci H. G. Wells’in ‘Country of the Blind’ adlı hikayesidir. Genç bir adam Malaya’da yolunu kaybeder ve bütün üyelerinin kuşaklardan beri doğumsal olarak kör olduğu bir kabileyle karşılaşır. Kabiledeki herkes gözleri kör olmayan bu [...]

Yazan |2018-11-13T10:59:41+00:0013 Kasım 2018|Felsefe, Psikoloji|

Çok düşündüm. İçinde bulunduğum bireysel ve toplumsal ruh halini hangi şair daha iyi anlar diye. Edip mi, Turgut mu? “aslında buydu beni geliştiren, aşksızlık!.. aşksızlık büyütür beni yeni bir aşka doğru ve öyle sanıyorum ancak birkaç yıl sürer insanın sebepli umutsuzluğu” Önce Turgut geldi. Açtı kapıyı, ruhumun elinden tuttu ve sakinleştirdi beni. Ama günümüz bencilliği [...]

Yazan |2018-11-12T18:01:25+00:0012 Kasım 2018|Uncategorized|